Her birimiz farklı şekillerde iletişim kurarız. İletişim kurma ve ilişki biçimimiz yaşamımızda ne olduğumuz ve ne olmak istediğimizi belirler. Bu nedenle ilişkilerimize ilişkin kendimizi değerlendirmek, iç-görü sahibi olabilmek daha sağlıklı ve mutlu yaşamamızı kolaylaştırır, yaşamımız boyunca önemli kazanımlar sağlar.
İlişkilerimizi değerlendirmek öğrenilebilen bir beceridir. Bu kitapta, ruh sağlığı literatüründe “ilişki bağımlılığı” olarak tanımlanan ve toplumsal cinsiyet rollerine dayalı özellikler içeren kişilerarası ilişki sorunlarını tanıma ve baş etme yollarının farkına varılması amaçlanmıştır.
İlişki bağımlılığı, iki kişi arasındaki karşılıklı bağımlılık ilişkisidir. İlişki bağımlılığında taraflardan biri, yaşamını ilişkide olduğu kişinin gereksinimlerini karşılamaya adamakta ve sürekli biçimde onunla ilgilenmekte, ona bakım vermektedir. Diğeri de kendi kendine bakabilecek duruma gelmeye çalışmak yerine, ilişkide olduğu kişinin ilgi ve bakımını beklemektedir.
Başkalarına duyarlı olmak ve gerektiğinde yardım etmek insanca bir eylemdir. Ancak kendine duyarsız olmak pahasına başkalarının gereksinimlerine aşırı duyarlılık göstererek kendini feda etmenin, kendine yabancılaşmaya yol açabileceğini ve yaşamı daha zorlaştırabileceğini fark etmek gerekir. Dahası “iyi niyetle” ya da toplumsal yönlendirmeler nedeniyle yapılan bu fedakarlık davranışları, karşıdaki kişinin pasif konumda kalmasına ve kendi yaşamı için sorumluluk almamasına katkı sağlamaktadır.
İlişki bağımlılığını yansıtan davranışları öğrenmeden önce bilmemiz gereken şey, bu tür davranışlara sahip olmanın kişisel bir hata ya da bir ruhsal hastalık olmadığıdır. Tersine, bu ilişki biçimi toplumumuzda “iyi”, “fedakar/özverili”, ”kendinden çok başkalarını düşünen” biri olarak değerlendirilebilmenin geleneksel olarak kabul edilmiş şeklidir. İçinde yaşadığımız toplumda bize değer kazandırdığına inandığımız bir ilişki biçimini sorgulamak ve değiştirmek çok kolay bir süreç olmayabilir. Çünkü bu davranış biçimini çocukluğumuzda, ya da sonraki dönemlerde öğrenmiş ve farkına varmadan içselleştirmişizdir.
İlişki bağımlılığı günlük yaşam ya da iş yaşamında, hem erkek hem de kadınlarda, tüm cinslerde gelişebilmektedir. Özellikle, insan ilişkisine dayalı ve karşıdakinin bakım gereksinimlerine duyarlı olmaya dayalı olan sağlık mesleklerinde de bu tür bir iletişim biçimi sıklıkla ortaya çıkmaktadır.
Siz ilişki bağımlılığı konusunu şimdiye dek farklı şekilde yorumluyor olabilirsiniz. Ancak karşılıklı bağımlılığın olduğu bu ilişkiyi yaşıyor olmanın sizin yaşamınızdaki etkisinin farkına vararak değerlendirmeniz, bu konuda ne yapacağınıza karar vermenizi kolaylaştıracaktır.
Davranışlarımızın farkına varmayı, farklılaştırmayı ve bize zarar veren, işe yaramayan davranışlarımızı değiştirmeyi öğrenebiliriz. Fakat pek çoğumuz davranışlarımızın değişmesi gerektiğinin ve sürdürdüğümüz davranış biçiminin işe yaramadığının farkında olmayabiliriz. Çünkü, hızlı ve yoğun bir rekabet ortamı ve günlük yaşamımızın rutinleri içinde kendimizle baş başa kalabilmek ve kendimizi fark edebilmek gitgide güçleşmekte...
Kendi varlığımızı ve bireysel gereksinimlerimizi fark ederek, sevgi ve onaylanma gereksinimlerimizi kendimize yararlı yollarla karşılamak, daha sağlıklı davranmak ve değişebilmek mümkün müdür? Kuşkusuz mümkündür ancak değişimi istemek ve bunun için bilinçli ve süreklilik gösteren bir çaba içinde olmak gerekir.
Değişebiliriz. Ancak, davranışlarımızı artık değiştirmemiz gerektiğini fark edersek…
Güncel gelişmeler ve bilgiler doğrultusunda gözden geçirilmiş ve genişletilmiş olan kitabın üçüncü basımının yararlı olması dileğiyle…
Gülsüm ANÇEL