Kur’ân inmeye başladığında, her zaman olduğu gibi, menfaatlerini karanlıkta, zulümde, cehalette gören insanların nur karşısında gözleri kamaştı. Kur’ân’ı tebliğ eden Resûle karşı derhal cephe aldılar. Daha önce ona “Muhammed’in Emin” yani güvenilir Muhammed derlerken ve yolculuğa çıktıklarında değerli eşyalarını ona emânet edenler; bu defa, rahmetten kovulmuş şeytanın telkiniyle onu yalancılıkla itham ettiler. “ Sana bu Kur’ân’ı cinler indiriyor” dediler. Kur’ân’ın Sahibi, bu iddialarını cevaplandırdı. (Vakıa Sûresi, 78-79) Kendisinin uydurduğunu söylediler. Kur’ân’ın Sahibi bunu da cevaplandırdı. (Furkan Sûresi, 4.) Gerek müşrikler, gerek müşriklerin yolunda gidenler, gerek şeytan, gerekse şeytanın temsilcileri, sürekli olarak Kur’ân’ın Allah kelâmı olmadığı iddiasında bulundular ve halen de bu iddialarına devam ediyorlar. İşte bu kitap, Kur’ân’ın kaynağı ile ilgili şeytanın verdiği vesveselere Bediüzzaman’ın cevabıdır.