Fransız İhtilali sonrasında ortaya çıkan ulus-devlet, inşa edilen bir
şeydir. Bu nedenle ortak verilere ihtiyaç duyar. Ortak bir kimlik,
ortak bir dil, ortak kullanılacak bir mekân, ortak bir din ve son olarak
o topraklarda o devletin inşa edilebilmesi için ortak bir tarih
algısı oluşturulur. Ancak bu ulus-devletin inşası süreci her topluluk
için çok da kolay olmamıştır. Yirminci yüzyılın en çok acı çeken
halklarından olan Yahudiler, bir daha başlarına böylesi acılar gelmemesi
için, bir ulus-devlet inşa etmeye kalktıklarında, bu ortak
veri konusunda epey sıkıntı çektiler. Tek ortak noktaları din argümanıydı.
Aynı dili konuşmuyor, aynı mekânda yaşamıyor, aslında
aynı kültürü paylaşmıyorlardı. Bu nedenle Yahudilerin ulus-devlet
inşası sancılı oldu. Eğer on dokuzuncu yüzyılda kitleler halinde
kovulmasalardı ve II. Dünya Savaşı’nda başlarına gelen soykırım
olmasaydı, bugün bir İsrail Devleti olur muydu?