Mustafa Fırat, kadim şiirin lirik tözünden ürettiği dizelerle bir 'Lalezar' sunuyor bize. Her dizenin bir gizli bahçe, içinde 'mühür çiçeği'nin de açtığı bir gizli bahçe olan 'Lalezar'...
Şiirinin 'en tenha yerinde' bile, bu dizelerin o, gelenekler arasında yersizyurtsuzlaşmış olan lirik töz'ün taçyapraklarını devşirdiğini, onlarla müstesna bir gül'ü, Nef'i Efendi'den Rilke'ye uzatılan o gül'ü inşa ettiğini görüyorum ben; Rilke'den de Haşim'e, oradan birine daha; -ve Edip Cansever'in dizesini değiştirerek söylersem, 'Derken gül, elden ele...'