Düzinelerce üst üste yığılmış kafataslarının üzerinde kocaman bir tahtta oturuyordu kadın ve bakıyordu zehir saçan gözleriyle insanların kurduğu acınası düzene. Onları ele geçirmek ve yığdığı kafataslarına yenilerini eklemek için yok etmesi gereken sadece insanların krallıkları değildi. Onlardan alabileceği tek şey, yine onların canlarıydı fakat kadının kızıl saçları ölüm kokmalıydı, kızıl gözleri ölümü bahşetmeliydi ve asla ölmemeliydi. Ölmek, sadece insanlar gibi âciz varlıklar için vardı, ölüm onun gibi doğuştan şeytanlar için yoktu. Ölüm kokmak için elinde tutması gereken bir tane kafatası vardı sadece. Bu yüzden meleğin kanatlarını koparmalıydı.