Marx'ın iktisat teorisine göre insanın maddi üretim pratiği, bir yandan insan ile doğa arasındaki ekolojik ilişkiyi maddesel alışverişi diğer yandan insanlar arasındaki sosyo-ekonomik ilişkileri kapsamaktadır. Sözünü ettiğimiz bu diyalektik birlik olmaksızın, ne gerçek bir üretim ne de sosyo-ekonomik süreç olabilir. İşte tam da bu nedenle Marx'ın, doğal-ekolojik çevrenin ve doğal-ekolojik ilişkinin maddi üretim pratiğinin içsel bir öğesi olduğu yönündeki düşüncesi ekolojik-iktisat açısından kilit önemdedir.
Böylece maddesel alışveriş süreci ve ekolojinin içsel olgu haline olması Marksist ekolojik-iktisat teorisinin kalbini oluşturmaktadır. Doğal-ekolojik ilişki, toplumsal üretimin doğal-ekolojik niteliğidir ve üretim sürecinin doğal-ekolojik niteliğini yansıtmaktadır. Toplumsal ilişki ise, toplumsal üretimin sosyo-ekonomik niteliğidir ve üretim sürecinin toplumsal niteliğini yansıtmaktadır. Dolayısıyla toplumsal üretim ve yeniden-üretim süreci, sosyo-ekonomik ve doğal-ekolojik niteliklerin organik bir bütünlüğüdür ve birlikte toplumsal üretimin ekolojik-ekonomik temelini oluştururlar.
Yazar, ekolojik-iktisadın başlıca beş teorik dayanağı olduğunu savunmaktadır, bunlar Marx ve Engels'in iktisadi teorilerinden ve onların yaratmış olduğu teorik sistemin bütününden rahatlıkla türetilebilmektedir: Marksist düalite teorisi, maddesel alışveriş teorisi, bütünsel üretim teorisi, genel üretici güçler teorisi ve maddi döngüler teorisi.