Hicret’ten 3 yıl önceydi. Allah Resûlü'ne yapılan ezâ ve cefânın dozu iyice artmış, Müslümanlara yapılan zulüm ve iÅŸkenceler son haddine ulaÅŸmıştı. Tüm bu fiziksel ve psikolojik baskılarla birlikte Resûlullah, eÅŸi Hz. Hatice ve en büyük hâmîsi Hz. Ebû Tâlib'i de kaybetmiÅŸti. Sıkıntıların yaÅŸandığı bu günlerde Kâinatın Efendisi, varlık âleminin gülü ve eÅŸref-i mahlûkat Peygamber Efendimiz Miraç ile ÅŸereflendirilmiÅŸti… O (s.a.a.) , "Kâb-ı kavseyni ev ednâ"ya ulaÅŸmıştı. ArÅŸ-ı A’lâ'da, Yüce Allah'ın huzurunda; Ahmed olarak Rabbin sohbetine nail olmuÅŸtu.Â
Bu sohbette uygulanması istenilen emir ve yasaklar, başlı başına bir seyr-i sülûk talimatıdır. En kısa ve öz bir şekilde anlatılan irfan dersidir. Miraç hadisi sadece Allah’a olan aşktan bahsetmektedir: Bu aşka nasıl ulaşılır, bu yoldaki hangi engeller kaldırılmalıdır, Allah aşkı nelerle uyuşur, nelerle uyuşmaz ve bu aşkın insana kazandırdıkları nelerdir?