1.
Suya bastım, geçtim binlerce yıllık yeminlerden
Tufanda boğulan acemiliğin karanlığıydı adım
Dedim Nuh’a:
Kalbin nehirlerini de al yanına
Su sızan yerinde dirilt gövden ki töreni
Bir kez olsun başkaldır kibrindeki müziğe
Eller, gökyüzüne açılan bedenleridir seslerin
Onlardır tanrıyı canlı kılan
2.
Bir ağacın kovuğunda düş biliyor terlerim
Kirli bir deniz gibi boğuluyorum içime
Dedim Musa’ya:
Asanı suya değil söze sapla
Kervanlarla geçmiş taşınır, kulağa
Zina dediğin aşkın zamanı tozlayan ruhu
Yalnızca bir kez yakışır her tanrıya
3.
En çok suya benzerim yenildiğimde
Hafiften dağa dokunur ruhum
Atalarımın pas tutan sesleri zehirler tenhalığımı
Dedim İsa’ya:
Mıh gibi çakan sırılsıklam zayıflığın
Sırtında taşıdığın kambur kendine önceliğin
Meryem’i al ve bir çocuk doğur
Mecdelli tapusudur ezilen şöhretinin
Git ve aşkın için yaşa çarmıhını
…
21. Ali Rıza Ertan Şiir Ödülü sahibi “Mor Çarşaflar Sonatı” kadim anlatıların izinden giderek bin bir türlü hile ve zorbalıkla talan edilen saf insanın çığlığının şiirini yazıyor.