Milletlerin kendi kültürel geçmişleri açısından önemil kabul ettikleri ve üzerinde yaşadıkları coğrafyada titizlikle korumaya çalıştıkları bazı "müze şehirler" vardır. İstanbul, Edirne, Bursa, Üsküp, Filibe, Diyarbakır, Konya, Erzurum, Sivas, Urfa, Bağdat, Isfahan, Şiraz, Saraybosna, Tiflis, Taşkent, Semerkand, Buhara, Roma, Madrid, Paris, Venedik gibi... Buna karşılık bir de ruhu çalınmış şehirler vardır.
Özellikle son yıllarda sadece ülkemizde değil, dünyanın hemen her yerinde "çevre"yi korumaya yönelik gayretlerin artığını görmekteyiz. Kuşkusuz bu çabaların "yeşili koruma" ile sınırlı kalmaması, bununla birlikte "şehirlerin ruhunu yaşatma" gibi çok daha kudsi çok daha ulvi bir amaca yönelmesi gerekir.