Muhammed İkbal, ”Doğudan Bir Ses”tir. Işık nasıl doğudan yükselip dünyayı aydınlatıyorsa İkbal’in her mısrası da doğudan yükselip Müslümanları aydınlatan bir sestir.
İkbal’in eserlerinin büyük bir kısmında Fars dilini tercih etmesinin, içinde bulunduğu kültür havzasıyla ilgili olduğu kadar, Mevlana Hazretlerine olan bağlılığı ve derin hürmetinin de etkisi vardır. Rüyasında Mevlana Hazretlerinin işaret buyurduğunu söyleyerek kaleme aldığı “Benliğin Sırları” (Esrar-ı Hûdî) eseriyle insanı tanımlamaya çalışmıştır. Bu eserin tamamlayıcısı olan Benliğin İşaretleri, ayrıca Peyâm-i Meşrik, Zebûr-i Acem, Yeni Gülşen-i Râz, Câvidnâme, Câvid’e Hitap, Ey Şark Kavimleri, Misafir, Kölelik ve Armağan-i Hicâz bu külliyatta yer alan ve İkbal’in farsça kaleme aldığı eserlerdir.
Mesnevi-i Şerif’in veznen çevirisini yapmış olan Ahmet Metin Şahin Bey’in Muhammed İkbal’in farsça eserlerini yaklaşık on yıllık bir sürede veznen çevirmesiyle oluşturduğu bu külliyat her türlü takdirin üstündedir.