Erdemli bir varoluş tarzı, çıkara bağlı olmayan bir varoluş tarzıdır. Yabancı hayatlar, derinliksiz ilişkiler ve dostluklar yaşadığımız için kelimelerimiz, kavramlarımız, bilgeliklerimiz hayatımızın dışında kalmıştır. Düşünce dünyamızın, kültür dünyamızın kendi ruhunu, kendi karakterini yansıtan bir kavramlar sistemine sahip olması gerekir. İtibar ve iltifat etmemeliyiz bencil hesapların aşağılık dünyasına. Sömürgeci kalıpların baskısından özgürleşebilmeli düşünce dünyamız.
Dünyanın ahlaksızca yönetimi, dünyayı yaşanılmaz hâle getiriyor. Fırtınalı bir tarih döneminde yaşıyoruz. Bir yanda bütün bir dünyanın gözü önünde şiddetli acılar yükselirken, diğer taraftan da şiddetli umursamazlıklar yükseliyor. Büyülü kavramların himayesi altında gerçekleştiriliyor bütün kavramlar.
Gücün ve paranın belirleyici olduğu bir dünya küresel çöküşü, belirsizliği tırmandırıyor. Küresel sistemde azınlık için zenginlikler sınırsız bir şekilde artarken, çoğunluk için de sefalet ve sömürü sınırsız bir şekilde artıyor.
Bugün dünya zorbalığa teslim olmuş bir dünyadır. Güçlü olanın yaptıklarını meşru telakki eden bir zihniyet, bütün toplumları, insanlığı köleliğe sürüklüyor. Güçlüler, hiçbir ahlâkî, hukukî sorumluluk taşımıyor. Mazlum, masum, mahzun insanlar seslerini, acılarını, yalnızlıklarını duyuramıyor, paylaşamıyor. Ahlâkî kurumlar ve yaklaşımlar aşınıyor.