Osmanlı atlası, Borges'in örneğinde geçtiği gibi, lime lime olmuş, her parçası bir dağ başında kalmış, güneş ve kışların acımasızlığına terkedilmiş ve bugün onun boyutlarını idrakten aciz insanların elinde kalmıştır. Onlarda, 'bilinmeyen zamanlar'da yaşamış birilerinden kalmış olan bu atlasın harita parçalarını ara sıra ellerine alıp evirip çevirmekte ve ona kendilerince bir anlam yüklemeye çalışmaktadırlar. Haritayı yapanlar, sırra kadem basmış, sanatları ve teknikleri çoktan unutulup gitmiştir. Bu bilgi tekniklerden mahrum varisler ise zamanla merak edip ellerindeki varakpareleri, bir şekilde anlamlandırma gayretine düşmüşlerdir ama ihtilaftan kurtulamamış, her biri onu bir başka şeye benzetir olmuştur.