İnsanlar, aynı insanlardı. Yorgun, umutsuz, yarı aç, yarı uykulu, hayalsiz, mutsuz insanlar. Nereden ve nasıl geldiklerini, ne uğruna yaşamaları gerektiğini ve nereye gideceklerini bilmeyen, bilmek istemeyen insanlar. Sadece karınlarını doyurmak, evlenmek, çocuk yapmak, bakmakla geçiyordu yaşamları ve salt bunlar için verdikleri o sonsuz mücadele savaş... Etkileyiciydi... Avuntu yüklü aptalca inançlar, birkaç beyaz eşyalık hayaller, inanılmaz şükürler, yorgun yüzlerdeki sahte gülücükler, o aynı kaderin miras gülücükleri...