Yaşar Kemal’in de sözünü ettiği göçmenlerin göç ve iskân öyküleri, anıları… Evet, Türk ve Dünya edebiyatının Büyük Ustası Yaşar Kemal, henüz gençken Cumhuriyet gazetesindeki ilk yazısını (03.07.1951) Diyarbakır göçmen köylerine ayırır: “Diyarbakır göçmen köylerini gezerken neler gördüm?” başlığıyla. Balkan göçmenleri deyince akıllara önce Trakya gelir, sonra da Adapazarı, Bursa, İzmir… Her ne kadar Türkiye’nin birçok yerinde Balkan göçmenleri olduğu bilinse de Diyarbakır’a da 1937-1939 yıllarında başta Bulgaristan'dan olmak üzere Romanya’dan da göçmenlerin yerleştirilmiş olduğu pek bilinmez…
Diyarbakır Göçmenleri, o yıllarda Türkiye’ye gelen göçmenlerin çok küçük bir oranını (%1,5) oluştururlar.
Ve o göçmenler, on yıllar boyunca hep ayakta kalmaya, hep yaşama tutunmaya çalışırlar… İleri gitmek, ilerlemek hayalden de uzaktır onlara; çabaları hep düşmemek, düşüp kalmamak içindir yıllar yılı… Onlar nerede olursa olsunlar hep muhacir, hep göçmen, hep sürgün, hep ötekidirler…
İşte bu kitabımızda, zorunlu olarak göç yollarına dökülen Bulgaristan göçmeni bir ailenin göç ve iskân öyküsünü, yeniden yaşama tutunma mücadelesini bulacaksınız.
Bu kitabı okuyacak diğer göçmen/muhacir/mübadil aile bireylerinin “Bizler de böyleydik! “ ve/veya sonraki kuşakların “Bizimkiler de böyleymiş! “ dediklerini duyar gibiyim…