'Sakarya nehri, bilmem her geçtiği yerde bu kadar deli mi? Bizim burada zaman zaman ne köprü bırakır yıkmadan, ne hayvan bırakır sürüyüp götürmeden, ne de kaz bırakır sürüyüp götürmeden, ne de kaz bırakır boğmadan. Sizin kasabaya bir yarım saat uzaktan, bize, işte şuracıktan, bulanık, kırmızı, derin, geniş akar gider. Suyun etrafında; insanları, değil hangi denize bir denize bile aktığından habersiz, bu hırçınlığına, haşarılığına karşılık gene de, kendisine tapan köyler vardır. 'Sakari' derler de başka bir şey demezler. Bizim burda, Sakarya'ya, 'Sakiri' derler' (Sait Faik Abasıyanık)