Mithat Cemal Kuntay, bir gün Yahya Kemal için:
“Adı var, yapıtı yok,” der.
Bunu duyan Yahya Kemal, kendisine şu haberi gönderir:
“Onun tek yapıtı da bu söz... Bunu saklayıp, gerisini atsın.”
Sadede Gelmek
Büyük Millet Meclisi’nin ilk dönemleri... Bir oturumda göçmenlerin durumu tar¬¬tışmaya açılır. Meclis Başkanı Mustafa Kemal, ilk sözü, ısrarla kürsüye gelmek isteyen Mehmet Emin Yurdakul’a verir.
Mehmet Emin Yurdakul, konuya, Orta¬asya’dan yapılan ilk göçleri anlatmaya baş¬layarak giriş yapar ve anlattıkça anlatır... Göç konusunu anlatmaktan, göçmen konusuna giriş yapamaz bir türlü. Saatlerin geçtiğini gören Mustafa Kemal, kürsüden sarkarak:
“Efendim, sadede gelseniz,” diye bir uyarı yapmak ister.
Konuşmanın heyecanı içinde, kendisine ne söylendiğini tam anlamayan M. Emin Yurdakul, Mustafa Kemal’e dönüp:
“Ona, arkadaşlar gelecek efendim,” diye yanıt verince, bütün meclis kahkahaya boğulurken, arka sıralarda oturan Urfa Mebusu Yahya Kemal, yanındaki H. Suphi Tanrıöver’e dönerek, şöyle der:
“Mehmet Emin, sadede gelme konusunu, şiirde de biz arkadaşlarına bırakır zaten...”
İstanbul’a Dönüş
Yahya Kemal’e sorarlar:
“Üstat, Ankara’nın nesini beğeniyorsu¬nuz?”
Yahya Kemal, hiç duraksamadan yanıt verir:
“İstanbul’a dönüşünü!”
Köşkleri Var Arabaları Var
Yahya Kemal, bir gün Orhan Veli’ye İs¬tanbul’un apartmanlarını göstererek şöyle der:
“Köşkleri var, arabaları var, halayıkları var... Fakat hiçbir zaman bizim duyduklarımızı duymuyor, bizim düşündüklerimizi düşünemiyorlar. Biz düşünüyoruz, düşünülmüş halde kendilerine anlatıyoruz, yine anlamıyorlar.”