“Ha!. Bir de sana içimden gelen bir şey söyleyeceğim. Çocukluğumda dedem bulutsuz gecelerde yıldızların suya düşen görüntülerine bakarak; “Ne güzel şavkıyor” derdi.
Bana öyle geliyor ki; sen ileride parlayan bir yıldız olacaksın, istersen adın “Şavkar” olsun. Her zaman çevrende yıldız gibi parla ama çöllerde kaybolup gitme, olur mu kızım.”
Ayşe kuş gibi yerinden uçtu, savcının iki elini de öpüverdi.
“Sözlerinizin bir kelimesini bile unutmayacağım efendim.”
.....“Bak güzel kız, ağzını açacağım ama sakın bağırıp çağırma. Hoş bağırsan da seni kimse duymazya!”
Üstündeki adam aç bir kurt gibiydi, zorlukla yakaladığı avını parçalayıp yemeden bırakacak bir tipe benzemiyordu.
“Bak! Ben bir kader kurbanıyım. Beni yayla yolunda eşkıyalar kaçırdılar ve Zengin birine satmak için Alanya'ya doğru götürürlerken gece Uzun Ören yolunda ellerinden kaçtım. İki gündür ormanın içinde yolumu kaybettim. Ben Delice köyünden Hasanaganın oğlunun nişanlısıyım. Eğer beni bırakırsan ağa seni paraya boğar.”
“Olmaz. Seni asla bırakmam”
“Neden?”
“Ben ömrümde senin gibi güzel bir kadın görmedim. Camide vaaz veren hocanın anlattığı cennetteki huriler den bile güzelsin sen. Cennete ya giderim ya gidemem ama şimdi tanrı bana en güzel huriyi göndermiş ona sahip olmadan asla bırakmam.”
“Çok paran olursa benden çok daha güzel huriler sahip olursun.”
“Güzel bir kadının bir başına erkekler dünyasında onurlu ve dik durabilmesinin romanıdır bu.”
Şavkar gerçek bir yaşam öyküsünden esinlenerek kaleme alınmıştır.