Sevgi’li Aşk: EYLÜL, bir babanın çocuğu olacağı müjdesini aldığı andan itibaren, heyecan dolu bir bekleyişin gönülden kaleme döküldüğü bir eser olmuş. Yazar Mehmet Gökcük, kızıyla ilgili düşlerini, coşkun evlat aşkını, masal, mektup ve şiirlerle satırlara aktarmış. Bu çok özel, aşk ve özlem dolu satırların, sevgili Eylül Defne’nin de ömrü boyunca önünde ışık olacağına inanıyorum. Bir babanın, daha doğmadan kızına düşlerini hediye ettiği Sevgi’li Aşk: EYLÜL’ün tüm okuyuculara ulaşmasını gönülden temenni ederim.
Gazeteci-Yazar Nevin Şahin
“Bir şeyi şiir kılan nedir?” diye sorduğum çok oldu. Doğrusu ya, bu konuda söylenmiş sözler çok da tatmin etmedi beni. Bizzat şiirin kendisinin ölçülebilir ve nesnel olarak tanımlanabilir bir şey olmadığından belki de; bu sorunun da cevabı şudur diyemedim hiç. Yine de bana sorarsanız bir şeyin şiir olması için öncelikle “bir yere” daha da kıymetlisi “birisine” yazılmış olması gerekir. Ben böyle düşünüyorum yıllardır. O sebeple galiba, çok sayıda şair de benim gibi düşünüyor olmalı ki, aşk, şiirin en çok yakışanı en çok ziyaret edileni olmuş.. “Birisine” bir şey söylemenin en güzel ve yakışan yolu şiir olmuş hep, bundan sonra da öyle olacak.
Mehmet Gökcük, kızına yazmış. Heyecan verici değil mi? Yeni doğmuş bir bebeğe babanın verebileceği müthiş bir armağan. Yıllar geçtikçe anlamını daha da bulacak ve kıymetlenecek bir mücevher gibi.. “Birisine” yazarken, onun kendi evladı olması Gökcük’ün şiirini hemencecik başka bir yere taşıyor zaten: Hakikate...
Şiir okurken hep içimden geldiği gibi okumaya uğraştım yıllardır. Belki de o nedenle “içinden geldiği” gibi yazan herkesi çok önemsedim. Mehmet Gökcük de öyle yapmış; içinden geldiği ve hissettiği gibi yazmış şiirlerini. Zamanla bu şiir nereye evrilir, nasıl bir yola akar şimdiden bilemem. Ama bu kitap sadece yazılış gayesi ve gerçek ilhamı ile önemsenmeyi fazlasıyla hak ediyor.
Yolu açık olsun…
İbrahim Sadri