Deniz mutedil dalgalıya geçmişti; gök bulutsuz, fare tüyüydü. Başımı kaldırıp bakmadım ama öyleydi, mutlaka öyleydi. Çünkü denizin rengi de aynıydı. Bu mevsimde, bu aylarda, bu günlerin bu saatlerinde göğün rengi, denizin rengiyle aynı olurdu Boğaziçi’nde.
Â
BoÄŸaz’ın kıyısında bir köy; eskiden Rumların, Ermenilerin yaÅŸadığı…Â
Köyde yeniyetme bir deniz insanı, Mühendis diyorlar ona. Balıklar, isikara, akçakuÅŸlar, Delisu, deniz aynaları, orkoz, apiko, zigurat aÄŸÂ ve iskele başı… Bir deniz köyünün olmazsa olmazları. Tuzlu suyun baÅŸkahramanı Reis, MaviÅŸim Niko, aktör Feridun Çölgeçen, ÅžoförÂ
Nebahat… Ne duruyorsunuz öyle, haydi asılın küreklere!
Â
Son Voli durgun denizde aniden kopan fırtınaları, boş çekilen ağları, geceyi dolu kapatan deniz insanlarını anlatıyor.
Vecdi Çıracıoğlu yıllar geçse de sağlamlığından bir şey kaybetmeyecek bir ağ gibi örüyor kitabını.