Her sınıfta, her okulda göçmen, Almancı çocuklar vardı demek. Garip
çıbanlar... Yazları ailelerinin gelmesini bekleyen, geldiklerindeyse
yaşamlarının akışı değişen, kesintiye uğrayan, bir aylığına analı-babalı
olmanın ayrıcalığına kavuşan ama çoğunlukla bu anne-babayı nereye
koyacağını bilmeyen yaz çocukları. En çok da temmuz çocukları.
Arada kalmış bir kuşak, Almancıların ikinci kuşağı. Aşklar,
tereddütler, küçümsemeler, kollamalar, kardeşler, çocuklar, anneler,
memleketten gelenler, memlekete dönenler… Herkes hayatını yaşıyor
işte… Herkes acısını taşıyor işte…
Menekşe Toprak, evleri konuşturan, vicdanı çağıran bir dille,
göçmenleri, sürüklenenleri anlatıyor.
Temmuz Çocukları, uğultulu yolların, tekerrür eden kederlerin
romanı…