Foucault’nun yazdığı gibi, veba ile başlayan dışlama, delilikle devam etmekteydi. Bu (Kartezyen) ayırma işlemi, sonraki dönemlerde toplumsal, kültürel farklara veya kimlikler arasındaki, geri kalmış ve ilerlemiş arasındaki farklara yaslanmaya devam etti. Sömürgecilik ve karşı-sömürgecilik, temerküz kampları, anti-Semitizm, ırkçılık, Apartheid. Hepsi bu ikili ayrımların devamı gibi durmakta. Her şeyi Descartes’a yüklemek doğru değil elbette. Ama topluma ait sayılmayanları veya “patolojik” güçleri kapatılmaya götüren hapishaneler, kamplar, mültecilere ve göçmenlere yönelik ırkçılık, bütün bunlar, ikili karşıtlıkların tarihi modifikasyonunları gibi gözükmekte.
“Beraber yürünen yollar” üzerinden kurulan ayrımcılık da.
Ali Akay