Ülkemizde planlar, öteden beri dillerden düşürülmeyen ancak çoğunlukla ne ,gerektiği gibi hazırlanan ne de gerektiğince uygulanan belgelerdir. Bu nedenle ;siyasal iktidarların yapıp edeceklerinin “kenar süsleri” işlevini görür. İlginçtir .ne hazırlayanlar ne de ilgili kesimler bu durumdan bir hoşnutsuzluk duyuyor Oysa, özellikle kamuda, o denli çok sayıda ve çeşitte “plan” hazırlanmıştır ki, 2000’li yıllara iç rahatlığıyla “bol kepçe planlama dönemi” yakıştırması yapılabilir. Ancak, çoğu arazi temelli olmasına karşın bu “planların” arasında ;ne işlevsel, ne dikey ne de yatay olarak anlamlı bir ilişki vardır. Bu durum ilgili kamu kuruluşları arasında kolaylıkla aşılamayacak çatışmalara, uygulanabildiği alanlarda ekonomik, toplumsal ve kültürel sorunlara; başta kamu arazileri olmak üzere, kamusal kaynak savurganlıklarına yol açmaktadır. Arazi temelli “planlama” çalışmalarında yaşanan kargaşanın neden olduğu ekolojik yıkımların onarılabilmesi ise çoğu durumda olanaksızdır. Dolayısıyla, bu olumsuzlukların tartışılması; başta “orman” sayılan yerler olmak üzere kamu arazilerinin yönetimiyle ilgili planlama çalışmalarının tüm boyutlarıyla bütüncül olarak yeniden kurgulanması gerekmektedir. Araştırma, bu gereğin yerine .getirilmesine katkıda bulunma amacının bir ürünüdü