“Havaya atılacak paran var mı?” diye sordu, içimdeki ben.
Yıllardır gezerim. Edirne’den Ardahan’a Türkiye’yi, Alaska’dan Miami’ye Amerika’yı, Kaliningrad’dan Kamçatka’ya Rusya’yı, Laponya’dan Ümit Burnu’na Dünya’yı gezdim. Avustralya’ya, Yeni Zelanda’ya da gittim, Antarktika’ya da...
Gezdikçe küçüleceğini söylerler oysa gezdikçe büyüyordu Dünya.
İşte, benim sorum da tam olarak buydu; ne kadar büyük?
Ülke ülke, kent kent geziyordum. Bugüne kadar 150’den fazla ülkede 400 civarında kent gezmiş, hepsinden önemlisi Dünya’nın yedi kıtasına da ayak basmıştım. Ve hâlâ Dünya’nın ne kadar büyük olduğunu kavrayamamıştım.
“Böyle olmayacak, yukardan bakmak gerek,” diyordum. Ne zaman, nasıl olacak bilmiyordum ama mutlaka yukarıdan da görmeliydim. Kısacası Dünya’yı gezmek yetmiyordu.
GEZGİN TİMUR ÖZKAN GERÇEKLEŞTİREBİLDİĞİ VE GERÇEKLEŞTİREMEDİĞİ KADARIYLA UZAY SERÜVENİNİ ANLATIYOR.