Akşam, ayaklarımızın altında hışırdayan güzün kuru yaprakları üzerinde gezinirken bana,
- Mutsuzuluk ve acılar sonsuz oluyor, mutlulukların ise bir sınırı var, dedi. Geçici mutluluklarıyla karşılaştırdığı acılarını açıklayan sözlerdi bunlar.
- Hayata iftira etmeyin.Siz aşkı bilmiyorsunuz, onun ta göklere kadar yayılan zevkleri vardır.
- Susun bu konuda hiçbirşey bilmek istemiyorum.Grölandlı bir insan İtalya'da ölürdü! Sizin yanınızda sakin ve mutluyum.Size bütün düşüncelerimi söyleyebilirim; güvenimi yıkmayın.Neden sizde de bir rahibin erdemi ve özgür bir erkeğin çekiciliği bulunmasın.
Kontesin elini tutup deliler gibi çarpan kalbimin üzerine koydum.
- Siz insana bardak bardak baldıran zehrini şerbet gibi içirtebilirsiniz.
Genç kadın sanki şiddetli bir açı duymuş gibi elini çekti.