Ölüm korkusu, yaşantımız boyunca sinsice büyür içimizde ve artık modernleştikçe giderek uzaklaşıyoruz mezarlardan.
Yaşayan Ölü Avcısı'nda mezarlar, yani kayıp bahçeler sakin, hareketsiz yer değiller. Aksine kontrol altında tutulması gereken tehlikeli, ölümün gözle göründüğü, bütün duyularla hissedildiği mekanlar. Münzevi, naaşları son yolculuklarına tekrar tekrar yollamalı ve görevini asla aksatmamalıdır. Ama İstanbul değişmin eşiğinde, çünkü Münzevi ardında bıraktığı hayatından bir ölümle yüzleşecek ve ne münzevi ne de İstabunbul eskisi gibi kalacak..