Bu gece…
Topraktan göklere düşen kıvılcımların hüznünü avutuyorum yine…
Son kez demledim hasretini ve kahve bakışları yüreğimde…
Kurşunlar sıkıyorum içimde sürgün vermiş yokluğuna, ölmüyor…
Suya hasret topraklara su veriyorum yüreğimde çağlayan nehirden…
Tüm hasretlerin, yalnızlıkların, ağlamaların nöbetçisiyiz yine…
Sol yanımı en çok acıtan nazlı bir Ceylan’ın bakışlarında arıyorum seni…
Sende düğümlü yollarda yürüyüp geçiyorum kapından senden habersiz…
Suskunluğumuzu yüklüyorum yağmur yüklü bir buluta gecenin günahkâr karanlığında…
Arandım, sen yoktun…
Bir gün…
Yüreğimde Yeşil’in, Ağustos’un ve kanayan yaraların hüznü…
Elimde yavan bir dürüm ekmekle…
Bembeyaz giysiler içerisinde sana geleceğim…
Bekle beni Yeşil Elbiseli’m…