Ağırlıklı olarak erkek yazarların egemenliği altında olan bir kategoride (casusluk ve istihbarat) bir kadın tarafından yazıldığı hemen belli olan Hiç Kimse, bu tarza vakıf okurlar açısından biraz hafif kalsa da ilginç bir bakış açısı sunuyor. Basitlik şuradan kaynaklanıyor; Fransız Hükümeti’nin olaya bakış açıcısı kafeteryada sohbet eden iki eski arkadaşın sohbeti esnasında açıklanıyor.
Aradan 3 yıl geçmesine rağmen hafızalardaki yerini hâlâ koruyan gerçek bir olayı temel alan romandaki bütün karakter tahlillerini çok beğendin, kadın yazar olmanın mahareti de burada… Öyle sanıyorum ki Diego, Ayşe, K. ve Hiç’in maceraları bu kadarla sınırlı kalmayacak, benzer nitelikte başka romanlar da yazacak Mine Hanım.
Roman öylesine akıcı bir dille yazılmış ki hiç sıkılmadan birkaç saat içinde bitirmek mümkün; belki de en büyük kusuru bu zaten, biraz daha uzun olsaymış daha büyük bir keyifle okunurmuş.