Anlayış bu ay "Ulusalcı Paranoya"yı mercek altına alıyor
Anlayış bu ayki sayısında yükselen ulusalcı dalgayı ve bu dalganın ülkenin geleceğini tehdit eden yıkıcı etkilerini masaya yatırıyor. Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından ülkedeki ikili karşıtlıklara bir yenisi daha eklenmek isteniyor: Vatanseverler ve hainler. Çeşitli ulusalcı derneklerin silah üzerine ettirdikleri yeminlere bakılırsa, üretilen hainlerin hepsi bir bir kara listeye alınıp ne pahasına olursa olsun ortadan kaldırılmak isteniyor. Açıktan açığa çete faaliyetlerinin yürütüldüğü bu sisli atmosferde, sorulması gereken asıl soru bulanık sularda kimlerin balık avlamak istediği olsa gerek.
Ulusalcı Paranoya isimli Kapak dosyasında, Abdülhamit Kırmızı ulusalcılığın sığ ve temelsiz bir oluşumdan öte bir gerçekliğinin olmadığı tespitinde bulunurken, Taha Özhan ulusalcılığın yerliliğini ‘gâvurluk’ ile arasına koyduğu mesafeden hareketle denetliyor ve yapay bir yerellik vurgusuna işaret ediyor. Hasan Kösebalaban ise Osmanlı’nın çöküş süreci ile başlayan tarihî bir yolculukta giderek küçülen bir iddiayı yansıtan ulusalcılığı, dördüncü tarz-ı siyaset olarak otopsi masasına yatırıyor. Memleket Hâli’nde milliyetçiliğin yükseliş nedenlerini irdeleyen Yücel Bulut ise partiler arasında yaşanan yükselen milliyetçilik pastasından en büyük payı kapma yarışına da dikkat çekiyor.
SöyleşiYORUM’un bu ayki konuğu olan Muhsin Yazıcıoğlu, Türkiye’de birleştirici olmaktan çok dışlayan sistemin sadece yıkıcılık ürettiğini söylüyor ve çözümün sadece Türk’ü Kürt’ü Alevi’yi değil, tüm Türkiye’yi memnun etmeye odaklanarak mümkün olacağını belirtiyor. Yazıcıoğlu, Hrant Dink cinayetiyle bir kez daha gündeme yerleşen derin devlet tartışmalarına ise son noktayı koyuyor: "Türkiye’de derin devlet yok, derin çeteler var!"
Mustafa Özel, YüzleşiYORUM’da Türkiye’de küresel kapitalizmin sınırlayıcı yapısının farkında olan ve kendi kabuğunu kırmaya çabalayan bilinçli girişimcilerin olduğunu ve ülkede bu girişimcileri destekleyen ekonomik politikalar uygulanması gerektiğini söylüyor. Dergide TopluYORUM’un renkli yüzlerinin başlattığı cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmaları, "Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı" başlıklı dosyada sürdürülüyor ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Türkiye’de neden krize dönüştüğü ve makamın sahip olduğu olağanüstü yetkiler H. Emre Bağce, Mustafa Şentop, Yusuf Tekin ve Bekir Berat Özipek’in makaleleriyle derinlikli bir şekilde irdeleniyor. Türkiye Siyaset bölümünde Nuh Yılmaz Ermeni diasporasının ‘soykırım’ tasarısı üzerinden yürüttüğü siyaseti ve Türkiye’nin her sene mütemadiyen yaşadığı bu sıkıntıdan kurtulması için gerekli kalıcı çözümleri analiz ediyor. Dünya Siyaset’te Ebru Afat ABD’nin İran’a bir askerî müdahalede bulunma olasılığı üzerinde duruyor. Hatice B. Şenkardeşler Mekke Anlaşması’nın Filistin’de yakın dönemde bir barışı mümkün kılıp kılmadığını sorguluyor. Vügar İmanbeyli, Putin’in Ortadoğu turundan hareketle Rusya’nın Avrasyacı politikalarına ritmik bir şekilde devam ettiği tespitinde bulunuyor. Dünya Ekonomi’de Sadık Ünay ve Fatma Genç Ünay, gündemin merkezine yerleşen "Küresel Isınma" sorununu, Kyoto protokolünü ve tüm bunların ardında yaşanan uluslararası rekabeti masaya yatırıyor. Bu ayki Toplum bölümünde İhsan Fazlıoğlu, itikadî mensubiyeti aynı fakat medenî aidiyetten yoksun kılınmış insanların köklü bir dönüşümü ve gerçek bir beraberliği hayata geçirmesinin imkân-dışılığını vurguluyor. Cahit Koytak "‘Hepimiz Hrant’ız’ Bence Ne Demektir" başlıklı şiiriyle, sığ bir siyasal düzlemde tartışılan bir sosyal gerçekliği bir de şair duyarlılığının penceresinden görmemizi mümkün kılıyor.
Mücahit Küçükyılmaz, Faruk Deniz ve Ömer Faruk Güler, bu ayki Anlayış’ın öne çıkan diğer yazarlarından bazıları...