3 aylık düşünce dergisi cogito, 2014 baharını çok kapsamlı bir Pierre Bourdieu sayısıyla karşılıyor. Ölümünün ardından 12 yıl geçmesine, Michel Foucault’yla birlikte sosyal bilim endekslerinde en çok başvurulan yazarlardan biri olmasına rağmen en önemli eserlerinin birçoğunun Türkçede hâlâ yayımlanmadığı göz önüne alındığında, Bourdieu hakkında özel bir sayının önemi daha iyi anlaşılabilir. Cogito gibi sadece üniversite alanına değil, daha geniş bir okur kitlesine hitap eden bir düşünce dergisinin Bourdieu’ye bir sayı hasretmesi, özel çeviri zorlukları ve Türkiye’de yayıncılık alanının kendisine has karmaşaları nedeniyle henüz özümsenememiş bir düşüncenin, bir araştırma programının üzerinde çalıştığı sorunların giderek daha yakıcı hale geldiğine işaret ediyor.
Bu özel sayıda, Bourdieu’nün daha önce Türkçeleştirilmemiş metinlerine, Ocak ayında İstanbul’da bir Bourdieu semineri veren Loic Wacquant’ın ve farklı çalışma alanlarından gelen yazarların makaleleri eşlik ediyor. Bu sayıya katkıda bulunanların farklı çalışma alanlarına rağmen ortak kaygısı, Bourdieu’nün şerh edilmesinden ziyade, Bourdieu sosyolojisinin “alet kutusu”nun mümkün olan en verimli şekilde kullanılması. Bu sayının en temel avantajlarından biri, hem Bourdieu ile uzun zamandır hemhal olanlara hem de Bourdieu ile tanışıklığı yeni başlayacak olan okurlara, Bourdieu’nün çalıştığı sahaların kapsayıcılığını takdim ederek, akademik disiplinler ayrışmasının sorgulanması için ciddi soruşturma patikaları vermesidir. Siyasetten bilim sosyolojisine, kent çalışmalarından kültürel üretim alanına pek çok farklı alanda Bourdieu ile düşünme pratiğinin geliştirildiği bu özel sayı, Türkiye özelinde özerk ve demokratik bilim taraftarı kolektiflerin ve düşünümsel entelektüel ağların gelişimine katkıda bulunmayı amaçlıyor.