Adalara Vapur, jetonu olmayan, gidecek yeri olmayan, yola çıkmayı bile düşünmeyen bir ‘yolcu’ nun hikayeleri, zamana çelme takan bir çocuğun düşleri.
Vapurun bu kez içsel dünyadaki adalara biraz korunmak, biraz yalıtılmak, biraz anakaradan kopmak, biraz bildik olana uzaktan bakmak üzere çıktığı bir yolculuktur bu. ‘Aşk’ la başlar bu yeni yolculuk... Anlatılan hayatlar, kişiler farklı olmasına farklıdır da öykülerin ayrıntılarında gizlenen yalnızlıklar, acılar, hüzünler, hayal kırıklıkları umarsızlıklar aynıdır hep: politik inançları ve Puik adlı köpeğinin dışında kimsesi olmayan Fakir, ayakkabılarını ve ilkgençlik hayallerini travesti Ümit’e kaptıran bıçkın bir delikanlı, ‘profesyonel koftiler, amatör psikopatlar, yaşlı madrabazlar’ , sekiz yaşında kendinden çok daha büyük Vircini’ye âşık olan bir çocuk, Rumlar, Süryaniler, Ermeniler, vb. azınlıklar... Metin Kaçan’ ın önceki yapıtlarında başlattığı kenti yeniden değerlendirme, anlamlandırma ve konumlandırma girişimi Adalara Vapur’ da da sürüyor.