"Ruhum çingene çarşafına dönmüştü."
"Gittiğim yerlerde hiçbir şey yapmıyor, bir sütunun dibine kıvrılıp saatlerce uyuyordum. Kimseye söyleyecek sözüm yoktu, kimsenin de bana...."
"Birkaç ay sonra da kapıda bir postacı belirdi. Verdiği zarfın içinden üçüncü hamur, sarılığından resmiyeti hemen anlaşılan bir belge çıktı... Bu, teslim ol davetiyesiydi."
"Mitolojiden sonra şimdi de theolojinin izbe kemerleri arasında Fuko Sarkacı gibi sallanıyordum. Ne üstte vardı, ne de başta."
"Kaçan çaresiz biri herkesin başına beladır ve her ortamın tadını kaçırır."
"Gidecek ne eş kalmıştı, ne de dost."
"İstanbul o gün bembeyazdı. Ama haddinden fazla beyaz. Adeta yoktu. Bu beyaz hiçliğin ortasında alev alev yanıyordu benliğim... Parlalklık içinde bir parıltı.. Nedir ki?"