Hayatında hiçbir şeyi gümüş tepsiden almayan bir adam olarak kalma ve öyle yaşama fikrimden hiç caymadım. Üstelik insanı erdemlerinden vazgeçirebilecek bir dolu virajı dönerken bile... Tırnaklarım hep kirli kaldı; tırmalamaktan olanı biteni. Yazarken yaşadığımı hissettiğimden bu yana ve kalemi ne de tuşları terk etmeye cesaret edemedim. Ekrandaki adamı izleyip sevdim ama söylenecek birkaç cümlesinin daha olduğunu düşündüm. Aman Aklınıza Mukayyet Olun'un miladı da bu fikir oldu zaten.
İnsan olarak acıları önümüze yığılan haberlerle, yaşamamız için dayatılan hayatla alabildiğine yaşıyorduk. Gülümseme özrümüz genetik bir kaderdi sanki. Oysa dişleri porselen olmayan bir toplumun, estetik olmasa bile, gülümsemeye hakkı vardı. Yazgısının eşiklerini atlayarak da olsa...