Günümüz uygarlıkları ataerkil ilkeler olan koşullu sevgi, hiyerarşik yapı, yasalar, akıl, soyut düşünceler, somut ilkeler ve itaat üzerine inşa edilmiş durumdadır. İnsanlar genellikle içinde bulundukları dönemi "tek gerçek" ve "değişmez" olarak görmeye alışmışlardır.
Ama ataerkil bir anlayışın, insanların varoluşlarına ve gerçek ihtiyaçlarına tam bir cevap veremediği açıkça ortaya çıkmıştır.
Bu nedenle 18. yüzyılda karşımıza çıkan ve evrensellik eşitlik, özgürlük, barış, karşılıksız sevgi, iyi insanlık, maddi esenlik, kan bağı, merhamet ve şefkat gibi nitelikler ile karakterize edilen anaerkil anlayışın da, toplumsal düzen içinde yerini almasının zamanı gelmiştir.
Ataerkil ve anaerkil ilkeler bir sentez oluşturduklarında, her iki ilke de birbirlerini renklendirirler. Bu sentezde ana sevgisi adalet ve akılcılıkla, baba sevgisi de merhamet ve eşitlikle bütünleşir.