Anna oğluyla ilgilenmeye başlamıştı. Kendi kendine “Nasıl olur da oğlunu sevmem?” dedi. “Acaba beni cezalandırmak için babasıyla işbirliği yapması mümkün olabilir mi? Bana acımayabilir mi?” diye düşündü. Bunları düşünürken kendini tutamayıp ağlamaya başladı. Gözyaşlarını göstermemek için hemen ayağa kalktı ve koşarcasına taraçaya çıktı. Artık düşünürken zihni zorlanıyordu. Benliğinin ikiye ayrıldığını hissedip kendi kendine “Şimdi düşünmemeliyim, düşünmemeliyim,” dedi. “Bir yere gitmeli. Ama nereye? Ne zaman? Kiminle? Moskova’ya akşam treniyle gideyim. Serge ve Annouchka’yı da yanıma alırım. Yanımıza en çok gerekli şeyleri alırız. Ama önce her ikisine de mektup yazmalıyım.” diye düşündü. Hemen salona girip yazı masasının önüne geçti ve kocasına yazmaya başladı.