"Sofralarımızda hep dengeli beslenmeye dikkat edilirdi. Nakışlı, kolalı keten örtülerle ve peçetelerle özenle hazırlanırdı sofralarımız. Genelde günlük mönülerimiz bir çorba, bir etli yemek, bir zeytinyağlı, bir de tatlıdan ya da meyveden oluşurdu. Konuklarımız olunca bunlara birkaç meze de eklenirdi ama hiçbir zaman aşırıya kaçılmaz, çeşitlerimiz artmazdı. Kitapta görüleceği gibi yemeklerimizin bir çoğu hazırlanması zor olduğu kadar bugün mideler için de ağır yemekler. Bu kitabı hazırlarken çocukluğumdan aklımda daha doğrusu damağımda kalan tatlara öncelik verdim. Avrupa mutfağından alınmış bazı yemeklere de yer verdim, çünkü bunlar annemin sık sık yaptığı yemeklerdi. (...) Bu kitabın yalnızca bir yemek tarifi olmayıp aynı zamanda kaybolmuş bir kültürün bir yönünün belgesi olmasını da istedim. Bana sabırla yardım eden aile hanımlarımıza teşekkür ederim. Onların yardımları olmasa bu kadar tarifi bir araya toplayamazdım. (...) Ailem uzun süre yaşamını değişik ülkelerde sürdürmekle birlikte geleneksel değerlerine bağlı kalmış, yemek kültürlerini her gittikleri ülkeye taşımış kişilerden oluşuyordu. Belki de birbirimize duyduğumuz sevgi ve bağlılığın kökeninde bu saygı yatıyor. Ne de olsa yemek, insanın en çok ihtiyaç duyduğu değerlerden biri değil mi? Öyleyse bu tariflerden yemek yapanlara kolay gelsin, yiyenlere de afiyet olsun."