İngiltere'de seksenli yıllarda görülmeye başlanan özelleştirme politikaları, başta Avrupa Birliği üyeleri olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde uygulanmaktadır. Bu akımın etkisiyle pek çok devlet bir taraftan kamu sermayesine sahip şirketlerin paylarını özel yatırımcılara satarken, diğer taraftan şirket ve ilgili piyasa üzerindeki kontrolü kaybetmemek, şirketi yabancıların ele geçirmesini engellemek gibi düşüncelerle "altın pay" adı verilen imtiyazları öngörmüştür. Altın paylar vasıtasıyla şirketin yönetim kurulu veya genel kurulunda alınan kararlara ve şirketin pay sahipliği yapısına müdahale edilmesi, Avrupa Birliği'nin temel politikaları olan yerleşme serbestisi, sermayenin serbest dolaşımı ile rekabet eşitliğine aykırı olduğundan Avrupa Komisyonu ve Adalet Divanı'nın tepkisiyle karşılaşmıştır. On dört ayrı Adalet Divanı Kararı'na konu olan altın paylarla devlete tanınan takdir hakkının sınırlandırılması ve hukuki öngörülebilirliğin sağlanması için bu hakkın kullanımının süreye ve yargı denetimine tabi tutulması gerektiği belirtilmiştir. Bu çalışmada Türkiye'de Anayasa Mahkemesi Kararı ve Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun ile stratejik şirketlerde tesis edilen altın paylar, Avrupa Birliği Adalet Divanı kararlarına konu olan devlet imtiyazları ile karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır.