XIX. Asır, Arap edebiyatında bir dönüm noktasıdır. Bütün edebî dallarda olduğu gibi, hikayede de modern bir yapıya kavuşma hareketleri birbirini takip etmiş ve nihayet XX. Asrın başlarında Avrupai bir kimlik kazanmaya çalışmıştır. XIX. Asırda yeni okulların açılması, Avrupa'ya öğrenim için talebe gönderilmesi, Rifâet et-Tahtâvî (1801-1873) ile başlayan ve bazı Arap ülkelerinde hız kazanan tercüme faaliyeti; diğer taraftan Arap dünyasında yayılmaya başlayan matbaacılık ve buna paralel olarak gelişen gazetecilik kanalıyla görülen Batı akımlarıyla temas, yeni bir neslin doğmasına yol açmış, akabinde de yeni edebi türlerin hem doğmasını hem de yayılmasını hızlandırmıştır.
Batı ile tercüme kanalıyla başlayan temas, tercümeden taklide; taklitten orjinale doğru gidişe hız kazandırmış ve sonunda romanda olduğu gibi hikâyede de orijinal eserlerin kaleme alınmasını sağlamıştır.
(Önsöz'den)