Bir kabrin yanına yaklaşınca Hasan’ın gözleri dolmuştu. Başında dua ettiği kabrin taşında, “Zeynep Aydın. Denizli-Zeyve Kasabası.” yazıyordu.
Aklım karmakarışıktı. İkisinin de bahçesinde aynı ağaçlar vardı. Asım amca ile tanışıklığı var mıydı? Kasabadan ayrılırken Asım amcanın ilk defa ismimle seslenişini, “Sen bari böyle gitme.” deyişini, verdiği mendildeki kanaviçeyle işlenmiş “Zeynep” yazısını bir araya getirince aklım iyiden iyiye karışmıştı.
Kendimi tutamadım; Hasan’a Zeyve ile bağlantılarını sordum. Anneannesinin yıllar önce oradan geldiğini, bir daha da gitmediğini söyledi. Bir süre orada yaşadığımdan, ayrılırken Asım amca adındaki yaşlı adamın verdiği mendilden, bir tek küpeden bahsettim. Biraz daha anlatacaktım ki Hasan sözümü keserek yağmuru andıran sesiyle anlatmaya başladı: