Hüseyin Edemir’in ikinci romanı Aşağıdan okuru rahat bırakmayacak özelliklere sahip sürükleyici bir kitap. Roman, kahramanlarıyla hayatınıza girecek, onların fikirleriyle sizi keskinleştirecek ve hikâyesiyle sürekli olarak sorgulamaya sevk edecek. Kitap bittiğinde hayatınıza sanki eskiden yaşadığınız ama unuttuğunuz bir kesit ve o kesitin insanları da dahil olmuş olacak. Hafızanızdan silinmiş bu dönem ve insanlar üzerine çok düşüneceksiniz. Aşağıdan, geleceğinizde var olmaya aday bir roman.
Yazarın ilk romanı C-84, 2015 yılının Ocak ayında yayımlanmıştı. Hapishaneyi, hücreyi, sevgiyi, esareti ve özgürlüğü en doğal haliyle anlatan C-84’ün ardından Edemir, yeni bir konuyu, konuya uygun bir kurgu ve sıcacık bir dille kaleme almış. Aşağıdan, daha ilk sayfalarında okuru yakalayıp tarihi İstanbul’un göbeğinde yaşanan 28 Şubat sonrası günlere götürüyor. Dönemin siyasi koşulları kadar sosyal boyutuna da eğilen Edemir, farklı yaşamlara, düşüncelere ve inançlara sahip mazlumların yollarının kesişmesini, birbirleriyle olan ilişkilerini ve hayat mücadelelerini hikâye ediyor. Kürt meselesinin en acı yüzlerinin İstanbul’a yansımalarını da içeren roman, nefes almanıza fırsat vermeden sizi çocukların, fahişelerin, öğrencilerin, tüccarların, solcuların ve İslamcıların dünyalarından içeri sokuyor, onların yaşam mücadelelerine tanıklık etmenizi sağlıyor. Aşağıdan, iyiliği ve kötülüğü, ahlaki değerleri ve toplumsal sistemleri temelden sorgulama olanağı sunuyor. Kahramanlardan taşıp zihin dünyanıza hücum eden ütopyaların ve distopyaların hararetli düşleri, toplumun derinlikleri ve insanın kendisi olan çelişkileri iç içe yer alıyor.
Edebiyatın biçimsel oynamalarla örselendiği, reklamla sınandığı, parayla sıvılaştığı bir dönemde Aşağıdan başka bir yolun mümkün olduğunu gösteriyor. Muktedirin çektiği sınırın ötesinde yazmanın bedele tabi olduğu, sınıf kavramının unutturulmaya çalışıldığı, farklı toplumsal kimliklere sahip sınıfdaşların birbirine düşmanlaştığı, savaşın sıradanlaştığı, barışın Kaf dağının arkasında kaybolduğu bu dönemde Aşağıdan’ın herkese söyleyecek bir sözü var. Yazmanın, gerçek bir eylem olduğunu kanıtlayan bir kitap sizi bekliyor.
Ayşe Akaltun