Hadi şimdi ölüleri uyandır beni dinlesinler. Yağmurun yağacağından haber vermeyeceğim onlara. Onlar öldükten sonra da hiç bir şeyin değişmediğini söyleyeceğim.
Fırından yeni çıkmış taze bir ekmek olup boş bir mideye katık olmak istiyorum. Bütün kafeslerin kilidini açmak.
Bastonunu aldı dünya, kısalan boyu bükülen beli, ayağını aksatıyor. Baston yardımı ile yürümeye çalışıyor, kısa ve engebeli yolu. Yoruluyor, yaslanıyor taş örme duvara. Nefesi tükeniyor, bakıyor feri kalmamış gözlerle, göremiyor, hiçlere karışmış yer gök, hiç bir şey göremiyor. Yaşlanmış dünya hiç bir şey olmamış, olmuyor.