Hoşgörüyü, yani sonuçta laikliği düşünmek için, toplumu oluşturan inançlardan her birinin, meşrulaştırmanın üzerine oturmuş olduğu biricik, temel direk olmadığını kabul etmesi gerekir. Dolayısıyla her birinin, bir şekilde, ortak siyasal alanı ve ortak toplumsal alanı oluşturan kubbede bir taş olmayı kabul etmesi gerekir. Ama işte tam da bu taşlardan her birinin kendi ağırlığı olduğundan, tüm ağırlığıyla, kanaat ağırlığıyla, inanç ağırlığıyla, coşkunun gücünün ağırlığıyla ağır basan ayrı ayrı taşlar olduğundan; yani bütün bu kanaat ve coşkun güç ağırlıkları var olduğundandır ki, toplumun kubbesi sağlamlığını sürdürebilecektir.