Öteki’lik günümüzün popüler kavramlarından biri haline gelmesine karşın, henüz içerik olarak tam anlamlandırılamayan, sınırları belirlenmemiş ve soyut bir niteliğe sahiptir. “Öteki” dışımızdaki “biz”dir. Reddedilen, görmezden gelinen “biz”dir. Küreselleşen dünyada küçük küçük “öteki”ler yaratılmakta ve bu “öteki”ler sürekli olarak değişmektedir. Toplumların homojen yapılarını kaybetmesi, ulus kavramının kimlikleri kapsamada yetersiz kalması sonucunda farklı kültürel kimliklere ilgi artmıştır. Bu ilgi aynı zamanda bir kimlik ya da grubun kendini tanımlayabilmesi için gereklidir. Diğer bir deyişle “öteki” tanımlanmadan “biz”i tanımlanamamaktadır.
Genel olarak bakıldığında, küreselleşmenin “öteki”nin tanınması ve tanımlanmasında önemli bir role sahip olduğu görülecektir. Küreselleşme “öteki” ile karşılaşmayı ve “öteki”ler hakkındaki sorgulamayı hızlandırmıştır. Fakat bu yanıltıcıdır. Çünkü küreselleşme; “öteki”nin “biz”i doğrulamak için öne çıkarılması sürecidir. Böylece “biz”in ne kadar doğru, gerçek, haklı, modern, demokratik olduğu gösterilebilecektir. Yani “öteki” yabancı, tam olarak bilinemeyen, uzak, gelişmemiş, yardıma muhtaç, kendi başına var olamayan, varlığıyla her zaman “biz”i kuşkulandıran, tehdit eden olmak zorundadır. Atılacak en önemli adım, “öteki”ne, “biz”den bağımsız bir şekilde kendini yaşama, tanıtma olanağının sunulması ve bu olanaklar sunulurken onun “biz”leşmesini beklenmemesidir.