Kaynağı Kur'an ve Sünnet olan tasavvuf cerayanı bizzat Hz. Peygamber (s.a.)'in ve ashabının hayatında zühd, hadislerinde ise ihsan olarak ifadesini bulmuştur. Tasavvuf'un, Hicri VI., Miladi XXI. Asır'dan itibaren de bugünkü ma'nasıyla tarikatlar şeklinde teşkilatlanarak İslam memleketlerinin her tarafına nüfuz ettiğini ve bilhassa İslam'ın tebliği ve intişarında önemli rol oynadığını müşahede etmekteyiz. Selçuklular ve Osmanlılar devrinde muhtelif tarikatların geniş halk tabakalarına te'sir ederek büyük hizmetler verdikleri görülmektedir.
Mürşidi mükemmil Aziz Mahmud Hüdayı, devrinde ve daha sonraki devirlerde, eserleri, tarikatı, asitanesi, menkabe ve ilahileriyle ölümsüzleşmiş; bedeni toprak olsa bile ruh-ı aziziyle manevi hayatımızın rehberlerinden olmuş bir zat-ı mükerremdir.
Bu araştırmamız onu okuyucularımıza tanıtma zımnında bir hizmet ifa edebilirse vesilei sürurumuz olacaktır.