"İnsanlar bu efsanevi kadınlara gıpta etti, dalga geçti, tapındı, aşağıladı ve acıdı. Layla, Stephanie, Alice, Nancy ve yoldaşlar; hızlı yaşayan, canlı, serbest fikirli, hayata, sekse ve yeni deneyimlere tutkulu bir açlık duyan, 20. Yüzyılın son yirmi yılında dünyanın içini dışına çeviren, altını üstüne getiren küçük bir topluluk. Kendilerini değiştiremedikleri için toplumu değiştirmeye karar verip, ister iyi ister kötü, bu değişimi gerçekleştirmek için bu yola baş koyanlar.
Bunca işi başarmaya çalışırken neredeyse kendilerini yok etmelerine kim şaşırabilir?
Başkaları onları 'feministler' diye tanımladı ama onlar geri kalanların ne yaptığını fark edemeyecek kadar ön saflardaydılar..."