Ödüllü şair-yazar Mehmet Atilla, kaleme aldığı birbirinden güzel romanların ardından, buram buram yaz kokan
sevimli bir öykü kitabıyla selamlıyor küçük okurlarını…
Balıklar Tiyatro’da, Ağustos ayının tam ortasında, güneşin pırıl pırıl parladığı bir yaz gününe götürüyor bizleri. Üstelik yaz tatilinin keyfini çıkaran Serap, Erkan ve Tuğrul eşliğinde… Aynı sitede oturan bu üç kafadar son dört gündür tüm boş zamanlarını balık avlamakla geçiriyor. Aslında Serap’ın bu işe pek gönlü olmasa da, her seferinde kendini Erkan ve Tuğrul’un peşine takılmış bir şekilde buluyor…
Hava sıcak, ortalarda kimsecikler yok. Yaşıtları denizin güneşin tadını çıkaradursun bizim acemiler balıkçılık hevesinde! Balık avlamanın püf noktalarını yazan bir kitapla ve eşten dosttan aldıkları birkaç tavsiyeyle çıktıkları bu yolda, her seferinde hezimete uğradıklarını söylememiz sizin için hiç de şaşırtıcı olmaz herhalde! Öyle kitapla, nasihatle balık tutulur mu hiç! Tecrübe gerekir, tecrübe… Ne olursa olsun, bu işe en çok sevinenler ise kuşkusuz oltadaki yemlerin tadına bir türlü doymak bilmeyen kurnaz balıklar oluyor.
Yine bir av günü, kasaba merkezinden epeyce uzaktaki bir köşede yer alan Taş İskele’de, balıkların peşine düşen dostlarımızın karşısına birkaç gizemli adam çıkıveriyor. Üç arkadaş, adamların asıl niyetlerini tam olarak kestiremeseler de, rahatsızlık duyuyorlar bu anlamsız karşılaşmalardan. Balık yakalayamamanın getirdiği burukluğa bir de bu adamların yarattığı gerilim dolu münakaşanın yansımaları eklenince işler bir anda sarpa sarıyor. Serap, Erkan ve Tuğrul’un karşısına çıkan bu garip adamlar kim olabilir dersiniz? Peki, denizden yüzerek gelen gizemli bir kadının bu adamları nereden tanıdığı hakkında fikri olan var mı aranızda?
Denizdeki balıkların bile gülerek izledikleri tesadüflerle dolu ilginç bir oyuna hazır olun!..