Bu kitap birçok farklı noktadan kalkıp merkeze doğru ilerleyerek odağındaki üç ana edebiyat sorununun açıklanmasına katkı yapmaya aday. Şiirin estetik özerkliğini, şairin bağımsızlığını, mesajsızlığını vurgularken kitleden, muhataptan, ötekinden ve iktidardan bağımsızlığı ayrı ayrı noktalardan yola çıkarak bulguluyor. Eleştirinin bu yolculuktaki rolü, keskin gözlemciliği oldukça önemli.
Başkasının Sınırlarında Şair, şiir tarihi yazılırken düzyazının ve özellikle eleştirinin temel belirleyici olduğunu iddia ediyor. Hiçbir şiir tarihçisi, eleştirel göstergelere başvurmaksızın şiir metinlerinin arasında yolunu bulamaz. Hem şimdinin hem de geçmişin belirlediği zevkle karmaşıklaşmış ölçüler yığınında ancak eleştirmenin iddialı gözü şiirsel estetiği ayırt edebilir. Teori konusunda nitelikli çalışmaların azlığı, eleştirmenin sırtını yaslayacağı eserlerin yetersizliği hesaba katılırsa eleştirmenliğin ciddi bir ceht işi ve kahramanlık olduğu söylenmelidir.
Bu kitap eleştirinin ve düzyazının önemini belirtirken iki ana tepkinin de farkında: Dirençle karşılaşmak ve her şeye rağmen iyi yükleniciler bulmak. Düzyazının ve bilhassa eleştirinin dirençle karşılaşmasının sebepleri “edebiyat hurafeleri” olarak nitelendirilen kısımda inceleniyor. İyi yükleniciler ise eleştirmenlik işini türlü zorluklara rağmen yürütenlerdir; onlar isim isim örnekleniyor yazılarda.
Bu temel vurguların yanı sıra eser-bağlam arasındaki gerilimli ilişkiyi masaya yatıran, böylece eserin yaratıcısı ile çoklu mekanizma arasındaki etkileşimli ve hareketli ilişkinin anatomisini çıkaran tartışmalar da var kitapta. Yazmaya yüklenen yüce duyguların sorgulanışı, şiir tarihine kalma arzusunun meşruiyeti, sanatın ve edebiyatın ancak dünyada ve dünyevi oldukları sürece anlam içerdikleri, eser etkileşiminin önemi… incelenen konular arasında.