Mezarlıktaki ağaçların arkasına saklanan Selim, herkesin gitmesini beklerken, gözyaşları da güz yağmurları gibi yanaklarından toprağın üzerine süzülüyordu.
Annesinin mezarında kimse kalmamıştı. Selim sağ ayağı topallayarak gözyaşları içinde annesinin mezarının başına çöktü. Toprağa sımsıkı sarıldı. Dakikalarca annesinin taze toprağına sarılı kaldı.. Sanki annesiyle son kez vedalaşmak ister gibiydi. Bir saat annesinin mezarı başında öylece kaldıktan sonra, yanında getirdiği sarı gül fidelerini annesinin mezarının üstüne dikti. Yerden yavaşça kalktı. Selim; "Anneciğim Bazı Güller Hep Sarı Açar... diyerek, çökmüş omuzları, kamburlaşmış sırtıyla, topallayarak mezarlıktan uzaklaştı. O an için uzaklaştı, ama yaşadığı sürece sevgili annesini ziyaret etmeden bir gün dahi geçirmedi..