Günümüzde iki kavram vardır ki, bilir bilmez birçok kimse o kavramları konuşur. Hakkında çeşitli fikir üretir, münakaşasını yapar. Oysaki bu herkesin sahası değildir. Bunu ehline bırakmak lazımdır. Ama öyle olmuyor, bunun sebebi ya bilgisizlik yahut da İslâm’a karşı yürütülen düşmanlıktır. Son ihtimal daha kuvvetli görünüyor. Özellikle zamanımızda İslâm’ın düşmanları alenen İslâm’a açıkça hücum ediyor. Bütün imkânlarını kullanarak İslâm’ı lekelemeye ve tahrif etmeye çalışıyor. Söz konusu olan iki kavram, biri sünnet-i seniyye, diğeri de tasavvuftur. Elimizdeki kitap bu iki kavramı ele alıp dikkatle inceliyor. Ve birçok şüpheleri bertaraf ediyor. Allah yazandan razı olsun. Bununla beraber bu kitap okuyucusuna zemin hazırlamak amacı ile onların hakkında kısa malumat vermek istiyorum:
Sünnet; lügatte yol, âdet ve kanun mânâsına geliyor. Istılahta ise Peygamberin söz, fiil ve takriridir. Yani huzurunda söylenen sözü ve yapılan işi onaylamasıdır. Kur’ân-ı Kerim İslâm’ın birinci kaynağı ve ana direğidir. Sünnet de ikinci kaynağı olup onun şerh Bediüzzaman ve Tasavvuf 12 ve tefsiri mesabesindedir. Binaenaleyh Allah’ın kitabına îman edip uymak zaruri olduğu gibi, Peygamberin sünnetine de îman edip uymak zorunluluğu vardır ve her ikisi de haktır. Onlara sarıldığımız müddetçe yoldan sapma olmayacaktır.