Her anlamda bütünleştirilmeye çalışılan şehir Berlin. Bunun anlamı, su tesisatından metroya dek tüm hizmetlerin tekil kent bazında yenilenmesi demek. Soğuk Savaş'ın boşalttığı alanlar yeniden yapılarla doluyor. Dünyanın tüm önemli mimarları burada yapı gerçekleştirme şansına kavuşuyorlar. İnşa edilenlerin yanı sıra, tasarımı ısmarlanıp gerçekleştirilmeyen yapılar bile dünya mimarlık piyasasında bir fırsat patlaması oluşturacak kadar çok sayıda. Yeryüzünde ekonomik durgunluğun mimari hizmet sektörünü vurmadığı tek yer belki de Berlin. Ne var ki, bu yeniden Heine'nin eski yargısındakine benzer bir izlenimin doğmasına neden oluyor. Berlin bugün de bir kent değil, üç boyutlu bir mimarlık dergisi. Bir kentin içerdiği "aura"ya, özgül tada sahip değil. Çok sayıda iyi tasarlanmış, iyi icra edilmiş yapıyı, ancak derginin başarabileceği kadar yabancılaştırıcı bir biçimde sunan bir medya Berlin. O mimarlık yapıtları ne yaşamın ne Berlin kimliği denebilecek birşeyin bileşenlerini oluşturuyor.