Muhterem/merhum Erbakan hocamız, Milli Nizam’dan başbakanlığa uzanan demokratik siyasi mücadelesinde fikirleri, hareketi ve icraatlarıyla ömrünü İslam’a, Müslümanlara ve insanlığa adamış, İslam Medeniyeti’nin yetiştirdiği ulu bir çınar, bir İslam mücahidi, büyük bir dava ve çile adamıydı. Türkiye ve dünya Müslümanları ona çok şey borçludur..Erbakan hoca, hakaretlere, iftiralara, darbelere, hapislere, yerli(!) ve yabancı Siyonist komplolara, tuzaklara, oyunlara, zulümlere rağmen, inancından, da’vasından asla taviz vermedi, daima Hakkın hakimiyeti, Müslümanların –ümmetin- Selameti, birliği-dirliği, kalkınması, ilerlemesi, mâmur-müreffeh olması ve insanlığın sömürüden kurtulması, hidâyeti, huzur ve saadeti için gece-gündüz demeden mücadele etti..Selçuklu Sultanı Alparslan gibi, İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet gibi fetihçi bir ruha ve İslami şuura sahipti.. Sultan 2.Abdülhamit gibi siyonizme karşı tavır koydu..Öğrencilik yıllarından son nefesini verinceye kadar “İslami tebliğ”e devam etti, , kınayanların kınamasından çekinmedi,“sırat-ı müstakim”den ayrılmadı.Rasul-i Ekrem(s.a.v.)’in güzel ahlakını örnek almış, ibadete ve ilme/bilime düşkün, çalışkan, azimli,kararlı, mütebessim bir İstanbul beyefendisiydi..